Kanada'nın tartışmalı Başbakanı Justin Trudeau, ülkenin siyasi arenasında yapmış olduğu son hamlelerle gündemden düşmüyor. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen bir basın toplantısında, Trudeau'nun sandalyesi ile dikkatleri üzerine çekmesi, kamuoyunda çeşitli tartışmalara neden oldu. "Halktan son kez çaldı" ifadesiyle eleştirilen Trudeau, gerçekleşen bu olayın ardından istifa etmeye hazır olup olmadığı konusunda belirsizlikler yarattı.
Son dönemdeki siyasi karışıklığı göz önünde bulunduracak olursak, Trudeau'nun 23 Ekim tarihinde yaptığı basın toplantısı, hem destekçileri hem de muhalifleri için beklenmedik bir an oldu. Toplantı başladığında, çoğu katılımcı Trudeau'nun ülke için gelecekteki planlarını açıklayacağını umuyordu. Ancak, onun bir sandalye getirmesi, bir anda tüm dikkatleri bu objeye çekti. Trudeau, "Bu benim son basın toplantım" diyerek gözlerimizi daha da büyüttü.
O an, birçok muhabir ve gazetecinin belki de beklediği o an değildi. Zira Trudeau, bir zamanlar halkın umudu olan bir lider iken, son dönemde özellikle medya ile gergin ilişkileri ve siyasi skandallarıyla anılır hale gelmişti. Bu toplantı sırasında, tekrar halkın önüne çıkmasının büyük bir ironi olduğunu belirten yorumlar oldukça fazlaydı. Bazı muhalefet partileri, bu girişimi "Halktan son kez çaldı" şeklinde değerlendirerek, Trudeau'nun itibarsızlaştığına dair açıklamalarda bulundu.
Trudeau'nun basın toplantısına dair halkın tepkisi oldukça yoğundu. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar, toplantının aslında bir kamuflajdan ibaret olduğunu öne sürdü. "Halkla yüzleşmek yerine sandalyesiyle kaçmak, meseleyi yalnızca daha da karmaşık hale getiriyor" diyerek eleştirilen Trudeau, birçok seçmenden olumsuz yorum aldı. Özellikle gençlerin Trudeau'ya olan güvenin azalması, siyasi analistlerin de dikkatini çekti. Hükümetin planları ve hedefleri hakkında net bir açıklama olmadan bu tür hamlelerin yapılması, belirsizlik yaratmaya devam ediyor.
Eleştirmenler, Trudeau’nun bu tutumunun aslında bir tür kaçış olduğunu savunuyor. Kendisi hakkında açılan birçok yolsuzluk ve yetersizlik davalarının gölgesinde, bu tür absürt davranışların bir yanıltmaca olabileceğini düşünenler hayli fazla. Trudeau'nun istihdam politikaları, çevre konusundaki kayıtsızlığı ve sağlık alanındaki adaletsizlikler gibi unsurlar, halkın bariz tepkilerine neden oldu. Bu nedenle, Trudeau’nun sandalyesini de alarak gitmesi, Kanada siyasi tarihinde unutulmaz bir anı olarak kalacak gibi görünüyor.
Kısa süreli bir sürek avına dönüşen bu olay, toplumda derin izler bırakırken, Trudeau'nun itibarını daha da zedeleyeceğe benziyor. İlerleyen günlerde Trudeau’nun ne tür adımlar atacacağı ise belirsizliğini koruyor. "Halktan çaldı" söylemleri, Trudeau ve ekibinin geleceği hakkında düşünüldüğünde, halkla bağ kurma yollarını bulmalarının zor olduğu düşünülüyor. Ancak siyasette her şey olasılıklara bağlı; belki de bu olay, Trudeau'nun halkıyla yeniden bir araya gelme fırsatı olabilir. Fakat o fırsatı kullanıp kullanmayacağı ise tamamen kendi kararı olacaktır.
Sonuç olarak, Trudeau'nun açıklamaları ve özellikle sandalyesi ile sergilenen bu davranış, yalnızca kendi siyasi kariyerini değil, aynı zamanda Kanada’nın demokratik yapısını da sorgulatan bir durum haline geldi. Bu tür olayların, yalnızca bir Türk filmi senaryosundaki gibi geçiştirilemeyeceği ortada. Bir liderin sahip olduğu ahlaki sorumluluklar, her ne olursa olsun, halkın itimadını kaybetmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.