Günümüzde iş dünyası, teknolojik gelişmeler ve değişen sosyal dinamikler sayesinde sürekli evriliyor. Öyle ki, birçok meslek, neredeyse tarih sahnesinden silinirken, bazıları da son temsilcilerine kalıyor. Bu bağlamda, kimsenin artık yapmak istemediği bir meslek, çalışma hayatının içinde sessizce yok olma tehlikesi yaşıyor. Peki, bu meslek hangisi? Bu sorunun cevabı, aslında hem bireylerin kariyer seçimlerini hem de toplumun gelecekteki iş gücü yapısını etkileyen önemli bir konudur.
Son yıllarda, sanayi devriminden bu yana büyük dönüşümler geçiren birçok meslek, günümüzde dijitalleşme ve globalleşme gibi olgularla birlikte daha da evrim geçirmeye başladı. Özellikle, teknolojiyle bütünleşen meslekler daha fazla rağbet görürken, tarihsel kökleri olan geleneksel meslekler hızla değer kaybetmekte. Kamyon şoförlüğü, terzilik, kalaycılık gibi meslekler, genç kuşakların ilgisini çekmemekte ve toplum içinde giderek daha az temsil edilmektedir. Bu duruma bir göz attığımızda, 'ne yapmalı?' sorusu ortaya çıkıyor. İş bulmak için bu mesleklerden birini seçmek isteyen bireyler, ne kadar hâlâ geçerli olduklarına dair kafa karışıklığı yaşıyorlar.
Geleneksel bir meslek olan sabunculuğun bugüne kadar kalmış son temsilcisi Mehmet Usta, neredeyse her gün bu soruyla yüz yüze geliyor. Halen sabun üreterek geçimini sağlamaya çalışan Mehmet Usta, “Bu işi devam ettirmek için elden geldiğince çabalıyorum. Ancak gençler bu mesleğe yönelmiyor. Onların ilgileri dijital dünyaya kaymış durumda” diyor. Peki, geleneksel sabunculuk neden bu kadar göz ardı ediliyor? Bunun birkaç sebebi bulunuyor.
Birincisi, teknolojinin gelişimiyle birlikte sabun üretimi de fabrikalarda seri üretimle yapılmaya başladı. Kalıp ya da doğal sabunlar market raflarından kolayca temin edilebiliyor. İkincisi, sabunculuk gibi el becerisi gerektiren işler, genç nesillerin ilgisini çekmiyor. Çoğu birey, dijital veya teknoloji odaklı meslekleri tercih etmekte ve geleneksel işlerle ilgili yeterli bilgiye sahip olmamaktadır. Son olarak, toplumsal algılara bakıldığında, pek çok insan bu tür işler için 'meslek değil' değerlendirmesinde bulunabiliyor.
Mehmet Usta'nın hikayesi, yalnızca bir meslek grubunun son temsilcisiyle sınırlı değil. Ülke genelinde pek çok meslek grubu benzer durumlarla karşı karşıya. Günümüz nesli, geleneksel mesleklerden ziyade teknoloji ve yazılım gibi alanlara yöneliyor. Bu değişim, yalnızca bireyleri değil, toplumun genel iş gücü yapısını da etkiliyor. Sektörler, eğitim sistemleri ve iş gücü piyasalarının yeniden yapılandırılmasına neden oluyor.
Sonuç olarak, geleneksel mesleklerin yerini modern iş kolları alırken, bu dönüşüm sürecinde nelerin kaybedildiğini de düşünmek gerekir. Bugün bir mesleğin son temsilcisi olan Mehmet Usta gibi bireyler, geçmişten gelen önemli bir bilgi ve deneyimi taşırken, aynı zamanda gelecek nesillere de örnek teşkil etmekte. Geleneksel mesleklerin değeri, sadece ekonomik kazançla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda kültürel mirasın da bir parçasını oluşturuyor. Bu nedenle, gelecek nesillerin kendi kimliklerini bulmaları adına eski meslekleri tanımaları ve onlarla bağ kurmaları gerekmekte.
Unutulmamalıdır ki geleneksel meslekler, toplumların kimliğini yansıtan önemli unsurlar olup, bireylerin bireysel yetenekleri ve kültürel miraslarıyla harmanlanarak geleceğe taşınması gereken birer hazine niteliğindedir. Çalışma hayatındaki bu dönüşüm, yalnızca ekonomik boyutuyla değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel boyutlarıyla ele alınmalı ve ihtiyacı duyulan dengeler kurulmalıdır.